1- Tanığa ait telefondaki katılan tarafından gönderilen mesaj içeriklerinden tanık ve katılan arasında rızaya dayalı bir görüşmenin mevcut olduğunun anlaşılması ve aralarında evlilik bağı bulunmaksızın birlikte yaşayan tanık ile sanık arasında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında bir sadakat yükümlülüğünün bulunmaması karşısında, katılandan kaynaklanan herhangi bir haksız hareketin bulunmadığının kabulü zorunludur. 2- Sanığın, olay karşısındaki konumu ve bilgi düzeyi itibarıyla tanık ve katılan arasındaki mesaj içeriklerinden ilişkilerinin rızaya dayalı gerçekleştiğini bildiği anlaşıldığından sanığın, tanığın kendisine katılan ile görüşmeye rızası bulunmadığını söylediği şeklindeki hata hükmünden faydalanmaya yönelik savunmasına itibar edilemeyeceği, bu bağlamda TCK’nın 30. maddesinin üçüncü fıkrası anlamında kaçınılmaz bir hatanın söz konusu olmadığı kabul edilmelidir. 3- Sanıkların katılana karşı işledikleri kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda cinsel arzularını tatmin amacı ile hareket etmemişlerse de bu eylemi nitelikli cinsel saldırı suçunu işlemek amacıyla gerçekleştirmeleri ve bu suretle katılanın cinsel özgürlüğüne müdahale etmeleri nedeniyle cinsel amaçla hareket ettikleri anlaşılan sanıklar hakkında TCK’nın 109/5. maddesinde yer alan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin nitelikli hâlin uygulanma koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir.
Kategoriler