Sanığın kullandığı araçla seyir hâlindeyken trafik polislerince, emniyet kemeri takmaması ve aracının camlarının filmli olması nedenleriyle durdurulduğu, trafik polislerinin ehliyet ve kimliğini ibraz etmesini istemeleri üzerine sanığın kendisini M.E. ismi ile tanıttığı, bu beyana itibar etmeyen trafik polislerinin herhangi bir belge düzenlemeden sanığın gerçek adının M.E. değil H.I. olduğunu tespit ettikleri ve tutanakların sanığın gerçek kimlik bilgilerine göre tanzim edildiği olayda; sanığın işlediği bir suç bulunmaması ve başkasına ait kimlik bilgilerini, hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla kullanmaması göz önüne alındığında, iftiranın özel bir şekli olan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun; kollukça yapılan araştırmada, sanığın gerçek kimliğinin tespit edilerek tutanağın bu kimlik bilgileri ile düzenlenmiş olması ve sanığın gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği isme göre düzenlenmiş herhangi bir belgenin bulunmaması gözetildiğinde resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun; yine kimlik bilgilerini gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği esnada polis memurlarınca resmi bir belgenin düzenlenmesine başlanmamış olması karşısında, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçuna teşebbüsün oluşmayacağı, sanığın, görevleriyle bağlantılı olarak kimliğine ilişkin soru soran trafik polislerine, kimlik bilgileri ile ilgili gerçeğe aykırı beyanda bulunmaktan ibaret eyleminin, Kabahatler Kanunu’nun 40. maddesinde düzenlenen “kimliği bildirmeme” kabahatini oluşturduğu kabul edilmelidir.
Kategoriler